FileServe

18 Haziran 2008 Çarşamba

Şarabın Tarihçesi


Şarap, insanlık tarihinin çok eski dönemlerinden itibaren üretilmekte ve çok çeşitli kültürler tarafından
tüketilmektedir. Şaraptan daha eski bir tarihe sahip bira, Sümerler ve Mısırlılar zamanında bir halk içkisi
olarak yer alırken, şarap, kibar bir içki olarak üst gelir sınıfının içkisi olmuştur. Şarabın soyluluğu, içinden
geldiği tarihte ve üretiminden tüketimine kadar uzanan zincirdeki incelik gerektiren birçok ayrıntıda yatmaktadır.

Şarabın geçmişi ile ilgili farklı görüşler olmakla birlikte, ilk içkiler arasında yer aldığı bilinmektedir. Genel kabule göre şarap ilk olarak milattan önce 4000 yıllarında Anadolu’dan çıkmıştır. Anadolu, uzun yıllar boyunca şaraplık üzümlere ev sahipliği yapmış ve şarap hekimlikten, dinsel ayinlere kadar pek çok alanda kullanılmıştır. Ancak Anadolu toprakları şarap kültürünü bugünlere taşıyamamış ve bu kültür yok olmaya yüz tutmuştur. Bir zamanlar Avrupa’ya şarabı tanıtan ve ihraç eden Anadolu’nun bugün şaraba batılı bir içki olarak bakması da bu bırakmışlığın bir sonucudur.


İlk şarap yapılmamış, kendiliğinden oluşmuştur. Bunu kanıtlayıcı bilimsel veri bulunmamakla birlikte, üzüm suyunun kolaylıkla şaraba dönüşmesi, şarabın tarihinin asmanın tarihine yakın olduğunu düşündürmektedir. Arkeolojik kazılardan ortaya çıkarılan bulgular asma ağacının anavatanının ön Asya olduğunu göstermektedir. Mezopotamya’da milattan 4000 yıl önce Sümerler tarafından şarap yapıldığı bilinmektedir. Sümerlerden sonra Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Likyalılar ve Kapadokyalıların yaşamında da şarap yerini almıştır.

Asma ve şarap kültürü M.Ö. 2000 yıllarında Ege sahillerine yerleşmiş Yunan kolonileri tarafından Yunanistan’a getirilmiş ve eski Yunanlılar’ da şarap kültürü oluşmuştur. Yunanlılar şarabı önce Sicilya ve İtalya’ya sokmuşlardır. Avrupa’ya getirilen bağcılık ve şarap kültürünün bu kıtada yayılması Romalılar tarafından sağlanmıştır. Büyük İmparatorluk zamanında bağ şarap kültürünü kolonistleri ve yerleştirdikleri eski muharipleri aracılığıyla Fransa’nın tüm bağ yetişen yerlerine, Tuna, Ren, Mosel ve Elsas nehirleri boyunca yaymışlardır. Böylece, Macaristan, Almanya, Avusturya ve Balkanlar’da şarap kültürü yayılmış ve gelişmiştir. Hıristiyan dinine göre şarabın kutsal sayılması nedeniyle kiliseler ve manastırlar bağcılık ve şarapçılıkta öncü olmuş ve sahip oldukları nüfus ve kudret sayesinde Avrupa’da bağcılığın ve şarapçılığın yayılmasında etkili olmuştur.

M.S. 700 yıllarında Orta Anadolu’da Nevşehir, Ürgüp, Göreme civarında toplanan Hıristiyanların burada yaşadıkları sürece bağcılığa ve şarapçılığa önem verdikleri bilinmektedir.

Orta Çağ’ da kilise ve manastırların geniş vakıf arazileri üzerinde bağlar yetiştirilmiş ve şarap üretimi
yapılmıştır ve kiliselerin şarap üretim tekniklerinin geliştirilmesi üzerine önemli katkıları olmuştur.

Şarapçılık iyi bir gelir kaynağı sağladığı için tüm Avrupa’ya yayılmış ancak arada süren uzun savaşlar ve bağlarda görülen hastalıklar nedeniyle üretime ara verildiği olmuştur. 18. yüzyılın sonlarından itibaren ise şarapçılık tekrar canlanmış, üzüm için verimli bölgeler belirlenmiş ve bağlar belirli bir düzene göre ekilmiş, verimli üzümlerden oluşan karışımlar elde edilmiştir. Bağcılık yanında şarap üretim tekniklerinde de önemli gelişmeler kaydedilmiş, şarap şişelenmeye başlanmış ve şarabın kapatılması için kullanılan mantar tıpası da
bu dönemde Fransa’nın Şampanya bölgesinde bulunan Benedict manastırı papazı Dom Perignon tarafından kullanılmıştır.

19. yüzyılda şarap mikrobiyolojisi, filtrasyon ve şarap kimyası ile ilgili önemli gelişmeler kaydedilmiştir ve günümüzde şarapların hastalıklardan korunması ve kullanılan mayaların özellikleri üzerine elde edilen bilgiler sayesinde şarap bilimi ile ilgili temelin sağlam atılması sağlanmıştır.

Avrupa bağcılık ve şarap üretimi konusunda ilk bilgileri Anadolu’dan almış olmakla birlikte, zaman içinde dinin de etkisiyle Anadolu’nun önüne geçmiş, gerek kullanılan üretim teknikleri gerekse elde edilen ürün ve verimlilik açısından önemli bir fark yakalamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde şarap yapımı ve içilmesi ile ilgili Müslüman halka kısıtlamalar getirilmesi
ile şarap yapımı daha da gerilemiş, üretim ve ticaret daha çok gayrimüslimlerin egemenliğine bırakılmıştır.
Bu dönemde şarap kültürü gerilemiş olmakla birlikte bağcılığa önem verilmiş ve bağ alanları korunmuştur.

19. yüzyılda Avrupa’daki bağlarda filoksera hastalığının ortaya çıkması ve bağların kullanılamaz hale gelmesi ile Osmanlı’da şarap üretimine ağırlık verilmiş ve Avrupa’ya ihracat yapılmıştır. Bu artışa örnek olmak üzere şarap üretiminin1904 yılında 340 milyon litreye ulaştığı bilinmektedir. Ancak Avrupa’da filokseranın bağlardan temizlemesi ile Osmanlı’daki üretim de gerilemiştir. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları’nın yapıldığı dönemlerde ise üretim tamamen durmuştur. Zaten 1921 yılında Meni Muskait (içki yasağı) kanunu uygulanmaya başlanmıştır.

Cumhuriyetin ilanı ile içki yasağı kaldırılmış ve şarap üretimi ile ilgili teknolojilerin öğrenilmesi, üzümlerin şaraplık olarak işlenmesi devlet tarafından desteklenmiş ve üretim artışı sağlanmıştır. Şarap tekel dışında tutularak özel sektörün bu alanda yatırım yapması sağlanmış, bunun yanında devlet tarafından da sektöre destek olmak üzere 1940’lı yıllarda çeşitli illerde şaraphaneler açılmış ve üretime geçmiştir.

1960’lı yıllardan itibaren şarap üretimine olan ilgi azalmış, 1980’lerde üretim azalışı devam etmiştir. 1990’lı yıllardan itibaren ülkemizde şarap tüketimine yönelik ilgi artışı üretimine yönelik ilgi artışı da getirmiş, üretici sayısının artması ve şarap ithalatının başlaması ile sektörde canlılık yaşanmaya başlanmıştır.

Günümüzde 66 adet yerli şarap üreticisinin üretimde bulunduğu Türkiye’de yıllık şarap üretimi 50 milyon litredir. Bu üretimin 6 milyon litresi ihraç edilmekte ve bu ihracattan 7 milyon USD gelir elde edilmektedir (2003 yılı verilerine göre).

Dünya şarap üretimi ise 2003 yılı verilerine göre 260,9 milyon hl. olup, dünya şarap ticaretinden elde edilen gelir 100 milyar USD’dir. Bu gelirin 2003-2008 yılları arasında % 14.7 oranında artması beklenmektedir.

Hiç yorum yok: